DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİFLİK

   
Nedir ve En Belirgin Özellikleri Nelerdir?
   

     Dikkat eksikliği ve hiperaktivite; çocuklarda genellikle doğumdan sonra var olan ve özellikle 3-4 yaşlarından itibaren fark edilen, yaşıtlarına ve gelişimsel dönemine kıyasla çok aşırı hareketlilik, yerinde davranmama ve kıpır kıpır olma durumu ile birlikte, dikkatin çok çabuk dağılması, dikkatini uzun süre bir işte devam ettirememe ile karakterize olmuş bir durumdur. Aslında %5-10 oranında rastlanan bir hastalıktır. Yapılan araştırmalarda hiperaktif çocuklarda beynin ön bölgesinde kan dolaşımının iyi olmadığı, kan şekerini iyi kullanamadığı, Dopamin maddesinin eksik olduğu saptanmıştır. Buna benzer belirtilere yetişkinlerde de rastlanmaktadır. ABD ve Kanada'da yapılan araştırmalar, 100 erişkinden 1-2'sinin hiperaktif olduğunu göstermiştir. Bu hiperaktif erişkinlerin tedavi edilmesi gerektiği, aksi takdirde aile içi ve sosyal sorunlar yaşadığı belirtilmektedir. Keşfedici yaratıcılıkları yüksek olan bu kişilerin, yetenekleri yönlendirilerek tedavi edilirse olağanüstü kişilikler ortaya çıkabilir.
  
En belirgin özellikleri
  Dikkatsizlik, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik olup, çoğu okul öncesi çocuklar zaman zaman bu davranışları göstermeye eğilimlidir. Aktivite ve dikkat;  yaş ve gelişim düzeyi ile farklılık gösterir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olan çocukları, normal aktif küçük çocuklardan ayırımda gidişin sürekli oluşu ve her alanda olmasını belirtir. Aşırı hareketli bu çocuklar yerinde duramazlar, derste tahtaya yoğunlaşamazlar, çok oturmayı sevmezler, tek başlarına ders çalışmazlar ve 'dur',  'yapma' laflarından anlamazlar. Bu durum öğrenme alanında engellemelere sebep olur.
  Psikiyatri uzmanlarının izlenimlerine göre çocuklardaki hiperaktivite ile yetişkinlerdeki hiperaktivite genel hatlarıyla birbirine benziyor fakat yetişkinlerde daha çok dikkat eksikliği olarak ortaya çıkmakta. Hiperaktif büyükler çoğu zaman hiperaktif olduklarının farkında değillerdir. Hiperaktif çocuğun babasının da hiperaktif olma ihtimali %25lik bir olasılıkla yüksektir. Yetişkinlerde aceleci olma, hemen kara verme, risk alma gibi özelliklere rastlanır. Bu kişiler doğa sporlarına meraklıdırlar, bilinçsiz alışveriş yaparlar ve duygularını kontrol edemezler. Çok fazla konuşurlar. Fevri tepkiler verirler ve karşıdakini incitmeleri kolaydır.
 Belirtileri ve Sonuçları  
 Hiperaktif kişi;                                                                             
·                     Yerinde duramaz, gergin ve sinirlidir. Uzun süre gazete, kitap okuyamaz.
·                      Duyguları inişli çıkışlıdır, kendini iyi-kötü hissetme arasında dalgalanır.
·                     Dikkatleri dağınıktır. Uzun süre kafa yorma gerektiren işlerden kaçınır. Sadece ilgi alanında dikkat sürdürebilirler.
·                     Plan yapamazlar, her işi yarım bırakma eğilimindedirler.
·                     Sorun çözme, zorluklara dayanma güçleri zayıftır.
·                     Zamanı iyi kullanamazlar.
·                     Tehlikeli, pervasız araç kullanırlar.
·                     Öfkelilik yüksektir, kontrolü kolay kaybederler.
·                     Dürtülerinin kontrol edemezler, sık sık ev ve iş değiştirirler. Sevgili ve eş değiştirirler, maymun iştahlıdırlar.
·                     Sonuçlarını düşünmeden ani karar verirler.
·                     Stres karşısında kolay pes ederler, uygunsuz tepki verirler.
·                     İçki ve sigaraya yatkındırlar, kontrolsüz kullanırlar.
·                     Bir arada birkaç işle uğraşırlar ve bitirmede güçlük çekerler.
·                     Klasik yaşamdan nefret ederler. Herkesin izlediği kurallar hoşlarına gitmez.
·                     Sık sık parmak çıtırdatır, şaklatır, ayaklarını sallarlar.
·                     Çok konuşmayı sever veya söz keserler.
·                     Unutkandırlar, eşyalarını kaybederler. Anahtar, gözlük, cep telefonunu sık kaybederler.
·                     Sözel, fiziksel saldırganlık gösterirler. Ufak tartışmayı kavgaya dönüştürürler.
·                     Yasalarla özellikle trafikte başları çok derde girer.
·                     Tehlikeyi ve riski severler.
·                     Kendilerini hayal kırıklığına uğramış hissederler, kolay mutlu olmazlar.
·                     Zekâlarına uygun başarıyı yakalayamazlar.
·                     Dinlemeyi sevmezler, sık sık söz keserler.
·                     İstirahatta bile bir şeylerle uğraşırlar.
         
   Hiperaktif çocukla yaramaz çocuk karıştırılmamalıdır ve teşhisin tıbbi anlamda belirlenmesi, tedavi edilmesi gerekir. Aynı zamanda bu tür çocukların öğrenmede güçlük çekmesi, dikkatsizlikten dolayı yanlış yapması, derslerinin kötü olması ve başarısızlık durumlarında 'adam olmazsın sen' gibi cümleler kurarak incitmek yerine, öğretmeniyle konuşup çocuğa doğru mesajı vermek ve psikiyatra götürmek daha mantıklıdır. Teşhisi konmamış ve ilerleme göstermiş olması durumu çocuğun eğitim hayatına mal olmaktadır. Aile, arkadaş ve öğretmen ile olan ilişkileri olumsuz etkilemektedir. Kişilik bozukluklarına sebep olmaktadır.
  Okulöncesi yaştaki hiperaktif çocukların anne-babaları, diğer çocukların ebevenylerine oranla daha yüksek oranda deri döküntüleri, kırmızı yanak, mide şişkinliği, akan burun ve bacak krampları bildirirler. Uyku sorunlarından da yaygın bahsedilmektedir. Strese yatkın kişilik özellikleri nedeniyle aceleci ve sabırsızlıkları çok belirgindir. A tipi kişilik özellikleri taşırlar. Bu nedenle kalp krizi geçirme oranları 5 misli yüksektir. Mide, bağırsak, astım, alerji gibi psikosomatik hastalıkların görülme olasılığı 3 misli fazladır.
Tedavi edilmelidir.
   Erken teşhis ve doğru tanı durumunda tedavi oranı çok yüksektir. Teşhisin konması durumunda aile doktor yardımı ile tedaviye destek vermelidir. Beyin haritalaması ile belirlendikten sonra uyuşturucu olmayan ilaçlar ve bilgisayarlı yöntemlerle yeni tedavi yaklaşımları iyi sonuçlar vermektedir. Aileler ilaçlı tedavilere önceleri iyi bakmasa da, ilaç ile tedavi, durumu kontrol altına almakta kolaylık sağlamaktadır. İlaç tedavisine destek olarak psikolog kontrolünde ilerlemek kesin çözüm sağlamaktadır.

  Bütün bu belirtiler aile ve çevre tarafından fark edildikten sonra geçiştirmek yerine, gereken önerilerin uygulanması ve tedavi, sağlıklı bir hayat getirmektedir.

                                                   YAZAN - DÜZENLEYEN: YETER DİLEK  2013

Share:

0 yorum