Uyku Beyni Temizliyor

    Güzel bir uyku gerçekten de zihni temizliyor. Farelerle yapılan araştırmalar, uyku esnasında beyin hücreleri arasındaki boşluğun arttığını ve bu artışın gün içinde biriken toksinlerden arınma sürecinde etkili olabileceğini ortaya çıkardı. Elde edilen sonuçlar uykunun insan sağlığı üzerinde yeni bir rolü daha olabileceğini gösteriyor.
    Uzun yıllardır, insanların neden uykuya ihtiyaç duyduğu ve bu durumun beynin işleyişini nasıl etkilediği merak konusu olmuştu. Yakın zamanlarda yapılan araştırmalar, uykunun bellek ve bazı hormonların döngüsü üzerinde destekleyici etkiye sahip olduğunu kanıtlamıştı. Şimdi ise bu sürecin beynin toksinlerden arınması için de gerekli olduğu düşünülüyor.
       Uyku esnasında beyindeki hücresel yapı değişime uğruyor ve gün içindeki durumundan oldukça farklı bir hal alıyor. Merkezi sinir sisteminin işleyişinde rol oynayan, metabolik atıkların temizlenmesinde görev alan ve henüz tanımlanmış bir temizleme sistemi olan glympatic sistem, uyku sırasında beyinde sıvı akışını destekliyor. Glympathic sistemdeki genişleme, beyin ve omuriliği çevreleyen serebrospinal sıvının hücreler arası akışına olanak veriyor.
   Deney prosedüründe öncelikle, sistemdeki yerinin gözlemlenebilmesi için, bir boya yardımıyla serebrospinal sıvının hareketi izlenebilir hale getirildi. Sıvının hareketi beynin elektriksel aktivitesiyle eş zamanlı olarak izlendi. Sonuç olarak serebrospinal sıvı akışının, fare bilinçsiz halde veya anestezi altındayken hızlı olduğu; uyanıkken ise oldukça yavaşladığı gözlemlendi. Bilinçli ve bilinçdışı durumdaki sıvı akış hızları arasındaki fark, beyin hücreleri arasındaki boşluğun uyku halinde büyük ölçüde genişlediğini işaret etti. Genişleme, beyine yerleştirilen elektrotlar aracılığıyla ölçüldüğünde hücreler arası boşluğun uyku esnasında yüzde 60 oranında arttığı saptandı.
    Glia hücreleri olarak adlandırılan özelleşmiş sinir sistemi hücreleri daralıp genişleyerek glympathic sistemin düzenlenmesini kontrol eder. Bir katekolamin olan ve salgılandığı bölgeye göre hormon ya da nörotransmitter olarak görev yapabilen noradrenalin de hücre hacminin düzenlenmesinden sorumludur. Sonuçların kontrolü için uyanık halde bulunan farelerde, belirli bloke edici ilaçlar yardımıyla, noradrenalin seviyesi ve dolayısıyla hücreler arası boşluk kontrol edilerek farklı araştırmalar yürütüldü. Sonuç olarak glympathic sistem ve bilinçlilik hali arasındaki bağlantı desteklendi.
     Toksik molekül birikmesinin pek çok nörodejeneratif hastalığın nedeni olduğu bir süredir biliniyor. Glympathic sistemin bu akümülasyon üzerindeki etkisini test etmek için araştırmacılar, Alzheimer hastalığının oluşumuna sebebiyet veren beta-amiloid adlı proteinleri işaretleyerek uyku ve uyanıklık durumlarında proteinin beyindeki kalıcılık düzeyini karşılaştırdı. Beta-amiloidlerin uyuyan farenin beyninde, akümülasyon riskini azaltarak, belirgin şekilde daha hızlı kaybolduğu görüldü.
       Elde edilen sonuçlar pek çok nörolojik rahatsızlığın oluşum sürecine ışık tutuyor. Glympathic sistemin kontrolü nörodejeneratif hastalıkların çoğu için tedbir unsuru oluşturabilecek.




Share:

0 yorum