OBEZİTE

Obezite genellikle vücutta yağ birikmesi ve bunun sonucunda vücut ağırlığının boy uzunluğuna göre çok fazla olması.  Obezite şu an Dünya'nın en önemli sorunlarında biridir. Çünkü  gittikçe artıyor. Obezite ya da obezite hastalığı kendinden başka bir çok kronik hastalığa da neden olmaktadır. 21. yüzyılın en önemli sağlık sorunudur.

 Peki obezitenin nedenleri, obezite nasıl tedavi edilir, nasıl saptanır ve neden olduğunu sağlık problemlerini açıklayacağım.

Biliyorsunuz ki insan oğlu var olduğu süreden beri beslenir. Bu beslenme anne karnındayken başlar ve ölene kadar devam eden önemli bir süreçtir. Çünkü yaşamın en temel ihtiyaçlarından birisidir. Çünkü insanın yaşaması için, büyümesi, gelişmesi ve sağlık bir şekilde uzun süre yaşaması için beslenmeye ihtiyaç vardır. Ama nasıl bir beslenmeye çünkü asıl sorulması gereken bu. Çünkü düzensiz beslenme sadece obeziteye sebep olmuyor kansere de yol açabiliyor.  Beslenme sadece karnı doyurmak ya da açlığı gidermek olarak anlaşılmamalıdır. Çünkü eğer vücuda alınan ile vücutta harcanan bir birini tutmazsa yani alınan ile verilen enerji dengede değilse buda çeşitli sorunlara sebep olabiliyor. Günlük olarak vücuda alınan enerji eğer o gün harcanan enerjiden fazla ise o aldığın enerji vücutta yağ olarak depolanmaktadır.  Vücuda fazla gelen besinlerdeki enerji daha fazla obeziteye neden olmaktadır. Peki neden böyle hiç düşündünüz mü? Nedeni söyleyeyim size günümüzün teknolojisi öyle bir gelişti ki insanların hareketlerini kısıtladı. Çünkü vücudun bu enerjiyi harcaması gerekirken teknoloji yüzünde bazı işlerimizi kolayca hiç hareket etmeden hallettiğimiz için o enerji harcanılmadan vücutta birikilip yağ depolanması oluyor.

Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Neyse fazla uzatmadan asıl meselemize geçelim.

1- Dünya'da Görülme Sıklığı;  

Obezite küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunudur. Hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde obezite her geçen gün artış göstermektedir. DSÖ tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı yöresinde yapılan ve 12 yıl süren MONICA çalışmasında 10 yılda obezite prevalansında %10-30 arasında bir artış saptandığı bildirilmiştir.



Obezitenin en sık görüldüğü ülke ise ABD'dir. 

2- Türkiye'de Görülme Sıklığı

Yetişkinler;

Ülkemizde de obezite sıklığı gün geçtikçe artmaktadır.  Sağlık bakanlığı tarafından yapılan araştırmaya göre.  “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı; 
  • Erkeklerde  %20,5
  • Kadınlarda  % 41
  • Toplamda   %30,3
olarak tespit edilmiştir.

Toplamda fazla kilolu olanlar %34,6, fazla kilolu ve şişman olanlar %64,9, çok şişman olanların oranı %2,9 olarak bulunmuştur. Ülkemizde obezite sıklığı görüldüğü bölge ise İstanbul ( %33 ) ve en az ise Ortadoğu Anadolu '' Malatya, Kahramanmaraş, Elazığ, Adıyaman ve Tunceli '' ( %20,5) olarak bulunmuştur.  Kısacası söylemek gerekirse Doğu ve Güneydoğu'da obezite sıklığı diğerlerine göre azdır. 



3- Obezitenin Nedenleri; 

Obeziteye neden olan etmenlerin tam olarak bilinmemekle birlikte bunların başından aşırı ve yanlış beslenme ve yetersiz aktivite yetersizliği obezite oluşmasına en önemli etkenlerdendir. Bunlardan başka genetik, psikolojik, sosyo- kültürel, çevresel ve fizyolojik gibi bir çok faktör obeziteye neden olmaktadır.

Obezitenin oluşmasında başlıca risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır :

  • Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları
  • Yetersiz fiziksel aktivite
  • Yaş
  • Cinsiyet
  • Eğitim düzeyi
  • Sosyo – kültürel etmenler
  • Gelir durumu
  • Hormonal ve metabolik etmenler
  • Genetik etmenler
  • Psikolojik problemler
  • Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama
  • Sigara- alkol kullanma durumu
  • Kullanılan bazı ilaçlar (antideprasanlar vb.)
  • Doğum sayısı ve doğumlar arası süre


Obezitenin gelişmesinde dikkat edilmesi gereken faktörlerden biri de yaşamın ilk yıllarındaki beslenme şeklidir. Yapılan çalışmalarda, obezite görülme sıklığının anne sütü ile beslenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen çocuklara göre daha düşük oranlarda olduğu, anne sütü verme süresinin, tamamlayıcı besinlerin türü, miktarı ve başlama zamanlarının obezite oluşumunu etkilediği bildirilmektedir.

DSÖ ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından yayımlanan çeşitli dökümanlarda 6 ay tek başına anne sütü verilmesinin, 6.aydan sonra emzirmenin sürdürülmesi ile birlikte güvenilir ve uygun kalite ve miktarda tamamlayıcı besinlere başlanılmasının ve en az 2 yıl emzirmenin devam ettirilmesinin kısa ve uzun dönemde obezite ve kronik hastalık riskini azaltabileceği belirtilmiştir.



    4- Obezitenin Yol Açtığı Sağlık Problemleri;

Obezite; vücut sistemleri (endokrin sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, gastrointestinal sistem, deri, genitoüriner sistem, kas iskelet sistemi) ve psikososyal durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden dolayı pek çok sağlık problemlerine neden olmaktadır.

Obezitenin neden olduğu sağlık sorunları/risk faktörleri :

  • İnsülin direnci – Hiperinsülinemi
  • Tip 2 Diabetes Mellitus
  • Hipertansiyon
  • Koroner arter hastalığı
  • Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi
  • Metabolik sendrom
  • Safra kesesi hastalıkları
  • Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri )
  • Osteoartrit
  • Felç
  • Uyku apnesi
  • Karaciğer yağlanması
  • Astım
  • Solunum zorluğu
  • Gebelik komplikasyonları
  • Toplumsal uyumsuzluklar
                                        
    5- Obezite Testi Nasıl Yapılır?

Obezitenin varlığını değerlendirmek için,  vücut kitle indeksi (BMI -Body Mass Index) adı verilen bir obezite testi kullanılır. Kısaltması BMI olan bu obezite testi ile kilonuzun boyunuza oranı ile obezite değerlendirilmekte ve sınıflandırılmaktadır. BMI vücut ağırlığının boya oranıdır ve birim olarak kg/m2 olarak ifade edilir.


Obezite Testine Göre Obezite Hastalığı Nasıl Değerlendirilir?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO-World HealthOrganisation) obezite testi sınıflaması şu şekildedir:
  • BMI 20-24.9 kg/m2 arası normal,
  • BMI 25 -30 kg/m2 arası fazla kilolu (overweight),
  • BMI 30 kg/m2 ve üzeri obezite,
  • BMI 40 kg/m2 ve üzeri morbid obezite,
  • BMI 50 kg/m2 üzeri ise süper obezite olarak tanımlanabilmektedir.  



    6-Obezitenin Tedavisi


Obezite oluşmadan korunmak çok önemli bir şeydir. Çocukluk döneminde ta ki ölene kadar büyük bir risk taşır obezite.  Çocukluk dönemindeki beslenme alışkınlıkları yetişkin dönemde obeziteye neden öenmli olabilir. Onun için obeziteyi önlemek için küçük yaşlardan başlanmalıdır. Düzenli bir beslenme şekli edinmeliyiz. Çocukluk döneminde obezite olmazsan bile ileri yaşlarda karşılaşabilirsin... Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. 
Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.  Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır.
Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler 5 grup altında toplanmaktadır. Bu yöntemler;

1.Tıbbi beslenme (diyet) tedavisi,

Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezitede beslenme tedavisi ile:

  • Vücut ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin olması gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz üzerinde de olabilir.
  • Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu alışkanlığını sürdürmesidir.
  • Vücut ağırlığı boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık korunmalıdır.

2.Egzersiz tedavisi

Egzersiz tedavisinin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir. Egzersiz tedavisi ile, tıbbi beslenme tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte, zayıflama ve tekrar ağırlık kazanmanın önlenmesi sağlanmaktadır.
Yetişkinlerin her gün ortalama 30 dakika orta şiddette egzersiz yapması önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite günlük 840kj (200kkal) enerji tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün fiziksel olarak aktif olmak amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite şiddetine göre değişir.
Egzersiz tedavisinin temel ilkeleri aşağıda belirtilmiştir :

  • Egzersizin Türü  ; Yürüyüş, Günlük Yaşam Aktivitelerinde Artış, Direnç Egzersizleri
  • Egzersizin Sıklığı; Her gün veya en az 5 gün/hafta
  • Egzersizin Süresi; 40-60 dk/günde 1 kez, 20-30 dk/günde 2 kez
  • Egzersizin Şiddeti; Maksimal Oksijen Tüketiminin % 50-70’i

Obez bireyde, egzersiz programının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken en önemli konular, enerji harcamasını artırırken yaralanma riskinin en düşük düzeyde tutulmasıdır. Önerilen egzersiz programı, bireye özgü olmalı, eğlenceli, uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam alışkanlıkları ile uyumlu olmalıdır. 

3.Davranış değişikliği tedavisi

Vücut ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Davranış değişikliği tedavisinin basamakları:

  1. Kendi kendini gözlemleme
  2. Uyaran kontrolü
  3. Alternatif davranış geliştirme
  4. Pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme
  5. Bilişsel yeniden yapılandırma
  6. Sosyal destek

4.Farmakolojik tedavi 

Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun değildir. Kullanılan ilaçların, sağlık yönünden güvenirliliğinin saptanmış olması, obeziteye neden olan etiyolojiye uygun bir etki göstermesi, kısa ve uzun dönemde önemli yan etkisinin olmaması ve bağımlılık yapmaması ve bu tür ilaçların mutlaka hekim tavsiyesi ve kontrolünde kullanılması gerekliliği büyük önem taşımaktadır. 
Obezite tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmeyi kabul etmesi ve düzenli olarak kontrollere gelmesi gerekmektedir.

5.Cerrahi tedavi

Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır. Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimlerini azaltmaktır. Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon vb. yöntemleri kullanılır. Rekonstrüktif cerrahide ise amaç; vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi estetik ağırlıklıdır ve eğer hasta obezite tedavisinin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar gerçekleşmektedir.  ( Kaynak; Obezitenin Tedavisi; Sağlık Bakanlığı )
OBEZ OLUP OLMADIĞINI KONTROL ET; Aşağıdaki linkte tıkla...

http://bilimcelll.blogspot.com/2013/12/vucut-hesaplam-endeksi-uyku-hesaplama.html


Not; Bu hayatta bize verilen en büyük nimetlerden biride sağlıktır. Kaybetmeden değerini anlamalıyız. Çünkü biz bazı şeyleri kaybettikten sonra değerini anlıyoruz. Halbuki baştan değerini anlasak ne olur ki!!! Vaki geçmeden kendine savaş aç ve sağlığına sahip çık. Tembelliğin lüzümluğu yok. Her gün düzenli aktivite yap. Hareket et ve yaşa. En büyük savaş senin ile nefsin arasındadır. Her şeyde de bu var. 
Neyse teşekkür ederim bu araya kadar okuduğunuz için. Faydalı bir yazı olduysa ne mutlu bana. Sizlere uzun ve sağlıklı bir hayat diliyorum.  Yazılarımdan çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır. 
                                                                                                                                20.12.2013
                                                                                                                                  R.ALTUN


Share:

0 yorum